Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

21 Temmuz 2013 Pazar

Batılı Bozması Türk Annenin Arayış Marşı/ Kuru Etli Fusilli


Amy Chua'nın Kaplan Anne'nin Zafer Marşı kitabını elime  alıp okumaya başladığımda bana bir fenalık hissi basmaya başladı.  Kadın Çinli bir anne, ilk kızını piyanist, ikinci kızını ise keman virtüozü yapmaya çalışıyor. Çocuklar yetenekli ama Amerika'da dişiyle tırnağıyla yer edinmiş  bir ailenin hukukçu kızı olarak yükselmiş, belki biraz psikolojik olarak ezilmiş bu anne, kızların onbir yaşında en önemli yerlerde konser verebilecek düzeyde iyi birer sanatçı olabilmelerini bana sorarsanız takıntı haline getiriyor. Bu konuda da Amerika'lı yani batılı annelerle acaip dalga geçiyor ve kısaca benim anladığım şekliyle diyor ki; Batılı anneler çoçukları en küçük bir başarı elde ettiğinde mesela günde yarım saat piyano egzersizi yaptıklarında "Aman Yarabbim, ne harika bir şey yaptın!!"  diye yere göğe koyamazlar ama bu özgüveni tavana vuran çocuklar günün birinde hastalanan, yaşlanan anne babalarını bakmak için arkalarına bile dönüp bakmazlar. Oysa, doğulu annelerin sertlikleri çoçuklarının gelecekleri ve başarıları içindir amaçları kendilerinin ne kadar sevimli anneler olduklarını ispat etmek değildir. Her ne olursa olsun sonunda gene de doğulu aile birbirlerinden kopmaz ve yaşlılılar ilerde çoçuklarınden gerekli saygıyı görmeye ve bakılmaya devam ederler. Bu da esasında  yapılanların sonunda çocuklar tarafından takdir edildiğini gösterir.

Valla, değil günde yarım saat,  özel ders harici, haftada bir saat  piyano çalışsa kızım, ben mutlu oluyorum.  Yani light bir batılı anne olduğumu söyleyebiliriz. Belki de bu nedenle, ama bir yandan serde doğulu versiyon yetiştirilmiş olmanın verdiği gazla da,  Amy'nin yazdıkları ve yaşadıkları üzerine bayağı bir düşündüm. Canavar mı yoksa gerçekten fedakar bir anne mi diyerek. Çünkü esasında günde en az çocuklarına üç saat egzersiz yaptıran bu kadın, parçaları ezbere biliyor ve bizzat o saatler boyunca çoçukları kendi çalıştırıp başlarında duruyor. Bu arada en iyi hocaları  sürekli araştırıyor, çocukları gerekirse bu hocalar için şehirlerarası yollarda  getirip götürüyor ve bir yandan da kendi iş hayatına sürdürmeye çalışıyor. Esasında  kadın kendini bayağı bir zorluyor, koşuşturuyor. Sonunda küçük kız buna haddini bildiriyor ve daha az başarılı bir tenisçi oluyor vs.  Kısaca burada Amy kitabının bir çok yerinde ebeveynlerin kendi rahatları adına çocuklarını zorlamadıklarını söylüyor.

İşte benim kafam bu noktada karışıyor çünkü kendi rahatını bozmak adına çocuğunu oradan oraya sürükleyen bir sürü anne görüyorum. Hiç unutmam  İdil'i tenis okuluna yazdırırken özel ders aldırmak istedim. Kallavi, Rus veya eski Sovyet ülkeleri kökenli, bilemiyorum,  tenis hocası bana lisans mı aldıracaksın, turnuvalara mı sokacaksın dedi. Ben de "Yooo, o olursa olur ama benim amacım bir spor dalını severek yapmasıdır" deyince "Benim vaktimi almayın, bir sürü veli  var kapımda hepsi çocuklarını takımlara sokmak istiyor" dedi. O sırada kortta karşısındaki bit kadar velede beni dahi titreten bir ses tonuyla bağırarak raketi nasıl tutması gerektiğini söyledi ve ben oradan koşarak uzaklaştım. Benim kendi toplumumuzda gözlemlediğim anne rollerinde anneler kendileri yapamadıkları  şeyleri çocukları üzerinden başarmaya çalışıyorlar. Mesela spor yapmak iyi ama niye hepsini lisanslı yapmak isterler, bir enstrüman çalmak iyi ama niye hepsi konservatuar düzeyine gelmek, konser verecek düzeye gelmek zorunda.  Niye hepsinin stilli kayak bilmeleri gerekiyor? Niye hepsinin en azından mutlaka tenis oynamasını, voleyboldan çakmasını, olmadı iki de bale yapmasını ve hatta iyi parende atmasını istiyoruz? Çünkü bana sorarsanız bunların hiç birisi bize tepsiler içinde sunulmadı. Bunlardan birini dahi yapabilene biz kenardan şapka çıkartıyorduk. Onlar özeldi,
seçkindi. Sadece paradan değil, böyle bir şeyi ailelerimiz akıl dahi etmiyorlardı. Benim elime bir mandolin verdiler hocasından da, aletin kendisinden de ilk iki derste nefret ettim ve kaçtım. Tamam!  bu olay müzik kariyerimin sonu oldu. Kimse bana başka bir şey çalmak ister misin demedi? Uyduruk okul balesine girdim. Çıkışta beni kimse almaya gelmezdi, terime üstüme başıma sahip olamamışım,   bronşit oldum. Annem için bale artık anılmaması gereken sanat dalları arasına girdi.   En yapılabilen spor okulda ne varsa oydu bizim zamanımızda.  Galiba bu nedenle %50 miz folklorcuyduk :)  Bu uhdeler bugün bizi çocuklarımızı bu aktiviteler konusunda  bu kadar ciddi olmaya itmiştir bana sorarsanız. Haaa çocuk istiyor mu istemiyor mu meselesi? Ben ona da çok takılmıyorum çocuk bence hakikaten ne istediğini de bazen bilmiyor. Belirli konularda yetenekli görülen çocukları belki de disipline sokmak için çabalanabilir. Ama hepsi mi yeteneklidir kardeşim? Ve daha da acıklısı bir çok annenin bugün bu lisans, takım takıntısının altında başka bir gerçek daha yatıyor o da çocukların esasında burs alabilmesini sağlamak. Eeeee bugün bir  ilkokulun herhangi bir seviyesine   kemiksiz   kırk bin lira ödüyorsanız ve bu her sene en az %10 zam görüyorsa ben en sonunda kadınların eline kırbaç almasını bile beklerim.   Kısaca Amy'nin itici gücü, hırsı ve doğulu kızlarının Amerika'da gerçekten var olan yetenekleriyle daha da ön plana çıkmasıysa bizim ki de kendi uhdelerimiz ve en basitinden  maddi korkularımız. Ve ben halen neyin doğru olduğunu ve çocuk için hangisinin en iyi yol olduğunu bulamadım desem!  Bazen beş senedir alınan piyano dersine bakıyorum, peki sonuç? Ya da bir sonuç olmalı mı? Amaç sadece hayatımızda gerektiğinde 15 dk. farklı bir şeyle uğraşmak  yetisine sahip olabilmek değil mi? Yok ya da mutlaka bir hedef mi olmalı? Ben hedefe değil sürece inanlardanım galiba. Ama bu sene Amy'den aldığım feyzle bazı konularda yumruğumu masaya koymadım değil! Bu sene  tenis öyle veya böyle oynanacak ( haftada bir ! Peeeehhhh, bak, bak anneye bak:) ve bizim seçtiğimiz doğru bildiğimiz yaz kamplarına gidilecek.  İşte benden ancak bu kadar doğulu anne oldu :)

Benim cumaları makarna yapmadığımı ve bu nedenle tarif  vermediğimi sananlara bu hafta en sevdiğim kuru etli fusilli

Kuru Etli  Fusilli


1 adet küçük soğan ( küçük küpler halinde kesilmiş)
1 kutu doğranmış domates yada 4 tane kadar taze domates
5 diş sarımsak
2 adet kesme şeker
1 paket kurutulmuş et (bir çok şarküteri markasının var artık)
2 çorba kaşığı kapari  turşusu
1 paket Fusilli ( ben tam buğdaydan üretilmiş Barilla'nın Integrale'yi tercih ediyorum veya başka bu tip bir makarna olabilir. Glisemik indeksinizi tavana vurdurmaz :)

Sosu
Soğanı 4  yemek kaşığı zeytinyağında pembeleştirin sonra doğranmış sarımsağı ekleyin ve çok kısa bir süre içerisinde sonra domatesi ekleyin ve domatesi kısık ateşte uzun süre ve evde patates püresi yapmak için kullandığınız ezici ile zaman zaman ezerek, karıştırarak pişirin. (Şekeri arada eklemeyi unutmayın.)Ya da en sonunda domates sosunu iki dk.  el blender'ın dan geçirin. Bu patates püresi  ezicisinin hikmeti büyüktür. Çünkü kabukları sosun içerisinde tutarak, rendeleme operasyonuna girmeden çok iyi bir  domates püresi elde etmenizi sağlar. Domates ekstradan sulanmaz tam İtalyanların ki gibi kıvamlı bir hal alır. Ne zamanki fokurdamalar artar  o zaman içerisine kuru etlerinizi atarsınız. Eğer domatesleriniz istenilen performansı vermeyip çok susuz kaldılarsa o zaman makarna haşlama suyundan 1 kepçe ilave edebilirsiniz. Nişastalı olan bu su sosunuza ayrıca parlaklık verecektir. Kuru etleri öncesinde yağda kavurmayın. Çünkü onlar yağlı değiller çok kururlar. Oysa ki direkt atınca domates sosunu içlerine çekiyorlar. 5 dk.  pişmeden sonra kaparilerinizi ekleyin.

Bu sosa tuz koymayın etler sonuçta  şarküteri ve bu nedenle işlem görmüş ve tuzlu .. Eh aynı şekilde kapari turşusu da tuzlu.. bu nedenle tuza gerek yok tabii evdekilerin tansiyonunu zıplatmak gibi bir amacınız yoksa :)

Fusullileri hafif tuzlu suda 13 dk kadar haşlayın (suya zeytinyağı dökmeyin karıştırın yoksa makarna sosu emmez). Sonra süzün. Zinhar soğuk suya sokmayın!. Derhal altı kısık tencerede sosunuzu ilave ederek 3-4 d kadar karıştırın. Sosu iyice emsin. Bunu esasında en güzel büyükçene bir wok'ta yapabilirsiniz. En güzel sosu sallaya sallaya öyle emiyor. Tabii görüntü de havalı.. Ama bu ben değilim,  Jamie :)