Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

3 Ağustos 2012 Cuma

Anneler, bakıcılar vs..



Çok çabuk büyüyorlar!!
 Çalışan Kadının en büyük çelişkişi hep söylediğim üzere yeterince çocuğuna zaman ayıramamak duygusu ama galiba çalışmayan kadının en büyük hatası ise çocuğuna  fazla kafayı takmak oluyor. Okulda kapının önünden gitmeyen, çocuğunun gireceği her aktiviteyi, her notu sorgulayan, öğretmenlerin kafasınn etini yiyen, çocuklarını okula götürüp getirirken verdikleri servis hizmetini amme hizmetinden sayan  annelerin günün birinde çocuklarından ayrıldıklarında hayatlarını neyle doldurcaklarını bir yandan merak ederken ve bir yandan da açık konuşmak gerekirse bu yaratılan bir nevi haksız rekabet ortamı içerisinde  bizimkilerin  okuluna, sporuna ve sosyal hayatına daha  fazla nasıl yetişebilirim diye  strese girmişliğim söz konusudur.  Tüm velileri ve çocukları tanıyamamak, ögretmenle, müdür yardımcılarıyla  her görüşülmesi gereken hususu yüzyüze değil de telefonda halletmeye çalışmak, evdeki çalışma, oynama ve dışarıdaki sosyal ortamı uzaktan kumandalı olarak ablaların eliyle yönetmeye çalışmak. Gerçekten bazen bunaltıcı... Esasında  ben gene şanslı kesimdenim.  Okul iş yerime yakın olduğundan -özellikle öyle seçmiş olmamız açıkçası doğru bir aksiyonmuş- ve işyerindeki bu konuda yaklaşımlar oldukça demokratik olduğundan olabildiğince kızımın okuluna, servisin getirip götürmediği aktivitelerine hep zamanında yetişmeye ilgilenmeye  belki de diğer çalışan annelerden daha çok fırsat buldum. Ama ne yapsanız nafile....  Kızınızın bazı arkadaşlarını anlatırken tanımış, hatırlamış gibi kafayı yalancıktan sallamanıza engel olamıyor gene de tüm bunlar.


Sonra bir bakmışsınız gölgelerinize,  boyu boyunuza gelmiş.
Bir de ablalar meselesi var tabi... Tam 11 senedir yatılı bakıcılarla yaşadık. Bundan da çok gocunmadık açıkçası. Çünkü bu bizim için bir zorunluluktu, Allah'a şükür fiziksel koşullarımız çok da dip dibe yaşamamıza sebebiyet vermediğinden, çok fazla bakıcıda değiştirmek zorunda kalmadan hayatımıza devam edebildik.. Ama nasıl? Hep idare, hep idare... Bence evdeki çocuğunuza bakan kadını normal bir işçi/ işveren ilişkisi gibi görmeye çalışırsanız bu ayvayı yediğinizin resmidir.   Ablalar esasında kişinin  en değerli varlığını teslim ettiği sorumlu  konumuna geçer. İşte bu açıdan bakıldığında işin rengi çok değişiyor. Gerçekten üç aşağı beş yukarı iyi bir seçim yaptığınızı görüyorsanız bence diğer kusurları sevgiyle dile getirme ve belki de esasında çok da önemli olamayanlar için dile bile getirmeden hayatı devam ettirmeye bakmak lazım. İlk patronlarımdan Şeyma Hn. “  Kızım sana yemek  yapanlara iyi davranacaksın, hoş tutacaksın” derdi o zamanlar aklı tetris oynamaktan öteye gitmeyen ben  bunu anlamayınca ve “Diğer beraber çalışılanlardan ne farkı var” deyince? “Eeee çünkü yemeğinin içine tükürüverir” derdi.  Zaman bunu hepimize net olarak öğretiyor hiç kimse için  “ O yapmaz!” demek mümkün değil. Hepimizin içinde  hem iyi var hem kötü! Hakikaten bazen  bakıcılara kızarken  aklıma bu söylenenler gelir ve geçiniz yemeği, devrettiğiniz varlığın en küçük bir suiistimale uğraması ihtimalini bile düşününce  hemen kendimi toparlayıp amir ruh halinden çıkıp derhal bir abla ruh haline girmeye çalışırım. Tabii olduğu kadar. Her olaya da tolerans göstermek mümkün değil ama zaten o noktaya gelindiğinde  kapıyı arkada ikisi baş başa kalarak kapatmamanın bence çoktan zamanı geçmiş olabilir. Yani yeni bir bakıcı bakmanın vaktidir.


Bu durumda her nekadar  bir işçi işveren hali uygulamak mümkün olmasa da bu iş tanımına ve bu işte çalışmayı tercih eden kimsin genel özelliklerine kendimce bazı tecrübeler edindim. Mesela;


 Eğer yabancı kadın çalıştırıyorsanız



1- Bilin ki geride dertli ve göz yaşlı en azından zaman zaman problemli bir aile bırakmış bir kadın var. O geçekten para kazanmak için burada. Yoksa kimse ailesini ülkesini geride  aylarca bırakmaz. Bu nedenle para gerçek bağlılık unsurudur. Gerekirse 30 dolar fazlaya sizi terk edebilir. Bu nedenle küçük hesaplar peşinde koşmamak gerekir.

2- İzne giden kadın geri gelmeyebilir. Yerine birini onun bırakmasını sağlayın. Eğer bunu yapıyorsa geri dönme ihtimali fazladır en azından geride kalan bu konuda kendi  şartlarına göre dönmesi için onu ikna edebilir.

3-  Telefon, internet ile iletişim onlar için çok önemlidir. En ucuz  yolu bulmak lazım. Telefon  konusunda minimum belirli bir kontür hesabı için anlaşmak mümkün. Ya da internette alternatifler sağlamak.

4- Temizlik, yemek anlayışı kültürel farklılıklar nedeniyle bizlerden değişik olabilir. İzne gittiğinde odasına girip veya evin köşe bucağını görüp şok olmayın. Çocuğa iyi bakıyorsa, çocuk küçükse arada sırada temizlik için gündelikçi kadın almak gerçekten çözüm olabilir.

5- Genç olanların ilişkisi olabiliyor.  Ve maalesef onların para kazanmasından, yanlızlığından yararlanmak isteyen Türk erkeklerimiz bol. Bu  nefis!!! erkek formatı evinize dahi sirayet edebilir, kadının başına bela kesilebilir. İlişkilerini gözlemlemek, uyarmak, evin telefonunu/ adresini erkek arkadaşlarına verdirtmemek  önemli olabilir.  "Beni ilgilendirmez onun ilişkisi" demeyin. Artık onu da evin bir ferdi olduğunu onun ruh halinin önemli olduğunu kabul edin.

Yerli  ablalar konusunda ise bence  ücretin ötesinde kendisine nasıl davranıldığı evde nasıl konumlandırıldığını da iyi ayarlamak lazım. Bence yerlilerde ön plana çıkanlar

1- İzin konusu onlar için çok değerli. Baştan anlaşın. Bayramlarda evde kadın olsun diyorsunuz açıkta kalma ihtimaliniz var. Çünkü Türkler bayramları kafadan tatil sayıyor.

2-Eğer gündüzlü ise geliş gidiş saatlerini net olarak ortaya koymak çok önemli

3- Mutlaka senelik maaş artış oranlarını baştan konuşun. Uzun süreli çalışmalarda bu çok önemli oluyor. Patron size enflasyon oranında zam vermezken siz bunu uygulamak zorunda kalabilirsiniz.

4- Yeme içme konusunda  hasas olmayın. Evinizi emanet ettiğiniz insandan peynirlerinizi sakınmaya çalışmak ne derece turtarlı. Ama öncelikleri belirlemek neler bittiğinde mutalaka yerine konması gerektiğini ( marketten soylemek, size bittiğini bildirmek  vs)   belirtmek işe yarayabilir. Eve misafir geldiğinde birden kola bitmiş diye telaşlanmayın

5- Yerli hanımlarda kadınlar çalışmak istiyor ama aile bazen taş koyuyor ( çocuğuna bakan kayınvalide, anne,  koca vs) Baştan kadının kendi ailesindeki herkesten teyit aldığından emin olmakta fayda var.

İşte  birden içimden geliveren 11 yıllık  bakıcı deneyimleri bunlar. Ben artık okul zamanı part time, yazın ise gündüzlü bir bakıcı ile çalışıyorum. Ve çok mutluyum. Zorlukları tabii ki var ama daha fazla  özgürlüğün olduğu da kesin.

Bu sefer size tam  bir Ege tarifi vereceğim. Çünkü Çeşmedeyim. Teyzem nefis bir  börülce salatası yaptı hemde çok kolay.

Yeşil incecik, tazecik İzmir börülcesini ayıklayın. 2-3 cm lik parçalara kesin. Kılçık varsa alın. Bunu çok ama çok az yabi 2-3 dk kadar haşlayın ve süzün. Bol zeytinyağı, limon, 3-4 diş sarımsak, tuz sosunda harmanlayın ve buzdolabında bekletin. Ama açıkçası yapan el teyze eli, börülce ise Urla börülcesi olmadıkça garanti veremiyoruz :)