2012'nin son pastası. Foodie bu konuda hakikkaten başarılı.. Güzel dileklerimizi sunduk 2013'e . |
Ben de aynen katılıyorum benim için 2012 ve 40. yaşım bana değişimin başladığının işaretlerini verdi. Sanki bir nevi ayrışma senesiydi. İşte çıkarılan sonuç ve alınması gereken derslere dair ufak bir özet;
Aile nin yenı yıl kutlamasından.. Ada kurabiye servisi Sibel'den |
1- Geçtimiz yıl bana adeta yana yakıla şu mesajı verdi "Sakın kimseye olduğundan fazla değer yükleme". Bu ilk etapta anlaşıldığı gibi "Ez kafalarını gitsin!", "Ne kadar düşmüş muamelesi yaparsan o kadar kıymete binersin!" meselesi falan değil. Haşa.. Ama şunu öğrenmemde artık fayda var diye düşünüyorum esasında bazen öyle veya böyle çeşitli ilişkiler içerisinde olduğumuz insanlarla aramız iyi olsun, etraf taraf güllük gülistanlık olsun derken belki de bir baskı yaratıyoruz.
"Ben iyiyim sen de iyi ol"... Değil! Bırak arkadaşım!, sevgin de, ilişkin de su gibi aksın yolunu kendi bulsun. Kimseyi sevginle, hoşgörünle, tolaranslarınla,"Aman aman! çok şeker" tanımlamalarıyla yük altına sokma! Eeeee, ezilen en büyük zalim olur derler. Benim dersim kimseye olduğundan fazla değer yükleyerek ezmemek lazım geldiği. Zira bir zalimle karşı karşıya kalabilirsiniz. En küçüğünden en büyüğüne..
"Ben iyiyim sen de iyi ol"... Değil! Bırak arkadaşım!, sevgin de, ilişkin de su gibi aksın yolunu kendi bulsun. Kimseyi sevginle, hoşgörünle, tolaranslarınla,"Aman aman! çok şeker" tanımlamalarıyla yük altına sokma! Eeeee, ezilen en büyük zalim olur derler. Benim dersim kimseye olduğundan fazla değer yükleyerek ezmemek lazım geldiği. Zira bir zalimle karşı karşıya kalabilirsiniz. En küçüğünden en büyüğüne..
2- Endişelendin mi, aksiyon alınmasının gerektiğini mi düşünüyorsun, sakın ertemele. Aksiyonun sonucu iyi de olabilir kötü de.. Kararlarından sen sorumlusun, tabii ki iyi planla üzerinde gerekirse düşün ama sakın aylarca, yıllarca erteleme. Uzattığın şey bil ki senin endişelilik halin. Yoksa kalp sesin dikkatini bir yerelere çekmişse mutlaka doğrudur. Ya yapabileceğini yap ya da elinden bir şey gelmiyorsa durumu kabul etmek ve olayı hayatın akşına bırakmak için gerekirse üç takla, sekiz amut, iki nefes... kendini deşarj etmenin çözümünü bul, ama takılma ne o olay, ne o şey, ne o kimse sen değil, sen istemediğin sürece hayatının bir parçası değil... Sen yürümeye devam et. (Johnnie Walker sloganı gibi oldu "Keep Walking")
3- Hayatta büyük darbeler almış olduğunu düşünen ve belki de gerçekten öyle olan insanlarla, gez, toz istersen arada ye, iç, kalbini aç, onun dinleyeni ol, her neyse... Ama bana kalırsa sakın ortak çıkar ilişkisine girme. Gene aynı yere gelecek ama, hayatın karşında ezilmiş olanların bir yerlerde çok zalim ve bencil bir yanları çıkabiliyor. "Ben o kadar çok acı çektim ki bu hayatta artık sadece ben ve benim isteklerim var" derler onlar.. Haklıdırlar da... Esasında hep ve en önemli olan kendimiziz. Ama bizim kendimizi gözetmemiz sırasında yarattığımız sınırlar ya da sınırsızlıklar var ya işte onların dozu kaçarsa buna karşı oluşan tepkiler gene bize geri dönecektir. Esasında bir bütünün parçası olduğumuzu unutmadan dengeyi korumak zaten gerçek hayat meziyeti değil mi? Bu nedenle " sadece ben varım" diyen bir insanla herhangi bir ortak çıkarı yönetmeye çalışmak tabii ki çok zor. Böyle bir ilişkinin içersine bilmeden istemeden mi düştün, gördüğün anda sınırlarını net olarak ortaya koy.. Bil ki karşındakinin gözü yeri geldiğinde değil seni, babasını, çocuğunu görmeyecektir. Kötülükten cart curttan değil.. Adam yaşam savaşı veriyor kendi içerisinde ve o yanmış kendince... Sen kimsin ki?
4- Ve son ders: Bu derslerin hepsi seneye kendi kendini imha edebilir :) İnsanoğlu bugün doğru bildiğini yarın "pek de değilmiş" diyiverir, diyiveririz... Hayat, doğrularla yanlışlar arasında yaşanan bir gelgit değil mi zaten :)
Şile'deki Lavanda otelde veda partileri toplantıları yaptık kız kıza sene sonu. Nefis bir otel! |
4- Ve son ders: Bu derslerin hepsi seneye kendi kendini imha edebilir :) İnsanoğlu bugün doğru bildiğini yarın "pek de değilmiş" diyiverir, diyiveririz... Hayat, doğrularla yanlışlar arasında yaşanan bir gelgit değil mi zaten :)
NACHOS
6 kisi icin aşağıdakinin yarısını yapiyorum..
2 torba mısır cipsi/nachos
salsa sosu
4 adet orta boy domates
1 adet jalapeno biberi-ince doğranmış
1 küçük soğan,ince doğranmış
1/4 bardak kadar Maydanoz
Tuzkıymalı sos
1 yemek kaşığı z.yağı
400 gr kıyma
2 diş sarmısak
1 küçük soğan-ince doğranmış
1 adet jalapeno biberi-ince doğranmış(konserve olabilir)
1 tatlı kaşığı tuz
1 1/2 çay kaşığı toz biber
Biraz kimyon
2 çay kaşığı acı pul biber
Isteğe göre; 1 kutu meksika fasulyesi(konserve)peynirli sos
2 kaşık tereyağı
2 kaşık un
2 bardak süt
300gr kadar rende cheddar/taze kaşar peynirMısır cipslerini büyük bir kase/tepsiye boşaltın
Salsa sos malzemelerini bir kasede karıştırın Fasulye hariç diğer malzemelerle Kıymalı sosu 5 dk pişir, fasulyeleri ekle. Ocağın altını kıs.
Sos tenceresinde tereyağını erit. Unu ekle 1-2 dk pişir, sütü ekle. Karışım kaynamaya başlayınca peyniri ekle tahta kaşıkla karıştır. Ateşten al. 3 dk kadar bekle biraz ılınsın. Nachosların üzerine kıymayı onun üzerine de peynirli sosu dök.
Ben firin izgarasini onceden acip ısınınca nachoslari 5 dk kadar kizartiyorum.. Afiyetle..