|
Onlar bizim çiçeklerimiz değil mi? |
Ben esasında bloğumda politik herhangi bir yazı yazacağımı hiç düşünmezdim. Kendim politize olmadığımdan değil, sadece polikaya ilişkin bir şeyler yazmanın benim haddim olmadığını düşündüğümden. Ancak son aylarda çıkan 4+4+4 yasası politikliğin ötesinde bir etki yarattı bende. Galiba işin içinde insanın çoçukları ve onların geleceği varsa gözü kimseleri görmüyor. Hep şu soruyu sordum kendi kendime eğitimde içeriğe ilişkin bu kadar problem varken, OECD yaptığı son araştırmada Türkiye'deki ana derslerin çoğunda öğretmen açığı olduğunu vurgularken ve devlet okullarındaki bu kötü eğitim sistemi nedeniyle hepimiz çoçuklarımızı fiyatları tavana vuran özel okullara vermek zorunda kalırken ama gene de çocuklarımız dünya standartlarında eğitim alamaz ve her seferinde değişen sınav sistemlerine yetişeceğim kaygısıyla tüm eğitimleri boyunca oradan oraya savrulurken, bu da yetmezmiş gibi girilen sınavların yarısında usulsüzlük ortaya çıkıyorken, (Oh Yarabbim! Soluk alsam bir de! Cümleye bak!) neden sadece şekil yönünden bir kaç değişiklik yapılıp gene herkesin sadece neyin nasıl uygulanacağı yolunda kafası karıştırılıyor. Bu sorunların bir tanesini bile halletmeye çalışmazken ve öte taraftan bu kadar önemli bir konuda kanun neden bu kadar çabucak çıkarılıyor? Ilımlıyım ya, kanunu madde madde okudum, komisyon başkanını dinledim, kanun hakkındaki görüşmeleri dinledim, hep daha mantılı bir sebep bulabilmek için... Ama maalesef buladım, tüm yollar ideoloji'ye çıktı ve ben ılımlılığımın son damlasını da galiba bu kanunla kaybettim. Benim gibi bir sürü insan da bence kaybetti. Çoçuklarını imam hatip okullarına 11 yaşına gelmeden okutmak isteyen bir grup için tüm sistem hallaç pamuğuna çevrildi. En basitinden seneye Eylül'de sistem başlayacak ve mesela, İdil gibi 4. sınıfı bitirenler seneye birden ortaokula başlıyor bulacaklar kendilerini. Geçen gün kızımın okulunun bu konudaki toplantısına gittim. İnanamadım, çünkü bas bas bağrılan, olaylı seçmeli derslerin listesi bile Bakanlık tarafından okullara gönderilmemiş. Özel okullar için değişen tek şey zavallı ortaokul branş dersleri öğretmenlerinin karşılarında bir yaş küçük, yabancı dil açısından bu branş derslerini almaya hazır olmayan öğrencileri bulmaları olacak. Çocukların sınıfları dağılacak, sınıf öğretmenlerine bir sene önce veda edecek ve hazır olmayan bir sistemin içerisinde fırtınadaki gemi misali yalpalayp duracaklar. Sonuçta "iyi oldu" diyebileceğimiz ne oldu çok merak ediyorum?
Ve eskiden kapanan yabancı dilde eğitim yapan kolejlerin zorunlu 8 yıllık ilk öğretim zamanında kapanan orta okulları tekrar açılabilecek. Hem de kendi giriş sistemlerini kendileri belirleyerek ama muhtemelen İdil 'le aynı sınıfta olanlar buna yetişemeyecek ama arkalarından gelenler böyle bir alternatifi elde edecekler. Belki bu fırsatlarını ilerde o okulların liselerine geçerken de kullanacaklar. Hani eşitlik?
Bir diğer örnekse seneye ilkokula başlayacakları söylenen çoçuklar için söz konusu. Çocuklar ve öğretmenler bu yaş grubuna 1. sınıf eğitimi vermek için eğitildi mi? Zavallılar seneye neye uğradıklarına şaşıracaklar. Hatta hangisinin gideceği hangisinin gitmeyeceği bile bir sorun.. vb daha niceleri.
Tüm bu karşıklığın üstüne sevgili ablam ve enişte beyin Buyabes'i bence çok iyi gider. Biz ve çocuklarımız aynı Buyabes'in içinde savrulan balıklar gibiyiz zira şu ara...
Bouillabaisse
- 3 dilim taze somon
- 450 gr fener balığı file, 4 cm lik küpler halinde
- 400 gr levrek file, her biri üç parçaya bölünmüş
- 12 adet büyük karides, ayıklanmış
- 5 yemek keşığı zeytinyağı
- 2 adet soğan küp küp doğranmış
-1 tatlı kaşığı rezene tohumu
- 3 adet doğranmış sarımsak
- 1 adet ince dilimlenmiş pırasa
- 4 adet doğranmış domates
- 1 yemek kaşığı domates salçası
- 1 küçük demet maydanoz
- 3 dal taze kekik
- 2 adet defne yaprağı
- 1 tatlı kaşığı rendelenmiş portakal kabuğu
- 500 ml balık suyu veya normal su
- 1 tutam safran
- 1-2 çay kaşığı tuz
- varsa 10 -15 adet midye
Yağı genişçe tencerede kızdır ve soğanları, sarımsağı, ve pırasayı yumuşayıncaya kadar kavur.Sonra rezene, salça, karides, maydanoz, kekik, ve defne yaprağını ekle. Sonra portakal kabuğunu, safranı , balık suyunu ekle bu karışıma ve 30 dk kadar pişir. Sonra ateşi kıs balıkları, karidesi ve midyeleri ekle. Karidesler pembeleşinceye kadar ve somon pişip kolayca dağılmaya
başlayıncaya kadar ateşte kalsın. Sonra ısıtılmış tabakta maydanoz dökerek üstüne servis yap.
Bu Fransız balık haşlaması abana sorarsanız harika bir Pazar erken akşam yemeği menüsüne pek yakışır. Hem de iyi bir beyaz şarabınız varsa hadi hemen buzdolabına, şimdiden soğutmaya.