Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

21 Ağustos 2011 Pazar

SELANİK/KABAK KIZARTMA


Zübeyde Hn'ın odası.



Bir Türk Kadını olarak gönlüm onunla!!

Kavala'dan E90 veya A 2 ( bu rakamlar çok önemli ihtilaf konusu olabilir aranızda!) yoluna girip Selanik yönünde yol almaya başladıktan yaklaşık 160 km yani iki saat sonra kadar görenlerin  İzmir'in küçük bir örneği olarak nitelendirdiği Selanik'e ulaştık. Pazar ve sıcak olması nedeniyle sokaklarında in, cin top oynanan Selanik için mümkünse 1/25.000 ölçekli bir harita almayınız! Şehir her ne kadar ayrıntılı ve büyükçene gözükse de esasında size lazım olan ana artelleri gösteren en fazla 1/50.000... Yoksa siz sahip olmanız gerekirken size sahip olan bir haritayla karşı karşıya kalabilirisiniz! Otele yerleşmeden önce ilk işimiz
Atatürk'ün doğduğu evi ziyaret etmek oldu. Her daim açık. Konsoloslukta aynı mekanda yer aldığı için  bir kişi mutlaka nöbetçi kalıyormuş. Eşyalar maalesef orjinal değil. AtatürkünAnadolu'da kaldığı yerlerden getirtilmiş .
Duvarlarındaki yazılarla ve resimlerle biraz tarih bilgimizi, biraz da milliyetçilik tarafımızı kabartıp oradan ayrılıyoruz. "Suyun öte tarafından" olmanın verdiği gazla soluğu otelimiz Electra Palace'da ( http://www.electrahotels.gr/electra-palace-hotel-thessaloniki/the-hotel ) alıyoruz. Şehrin en orta yerinde tam bir şehir oteli. Abartıdan uzak.. Deniz manzarası insanda sonsuzluk hissi veren terası benim çok hoşuma gitti. Öğlen otelin baktığı meydanda bir nevi çöp şiş olan Souvilaki 'lerden yapan bir fast food lokantasına girdik. Köfteler iri ve ve lezetli.. Eğer açsanız yogurtlu olanı deneyin. Ayrıca garsona da adlı adabınca " "yoğurtlu" deyin havanız olsun.



Arkeoloji Müzesi



Akşam üstü arkeoloji müzesine gittik. Bilin ki benim gibi oteldeki dergide müzenin ismini Acropolis Museum olarak okuyup taksiye de böyle söylerseniz sizi şehrin sur duvarlarının dibine bırakıvermeye çalışıyor. Oysa ki, gidilmesi gereken Archeology Museum... Bir de pişkinlik yapıp " İşten anlamayan taksi şöförü" diye sakın söylenmeye kalkmayın. Aile eşrafının hışmını üstünüze çekmeyin. Müze çok zengin... 2-3 saat rahat geçirmişizdir. Bahçesindeki kafein seviyesi tavan yapan frapemizi yudumlayıp bir kat daha dolaştıktan sonra tabii ki otelde dinlenmek farz oldu.





                       


 Akşam otelin bulunduğu meydandan yukarıya doğru yürüdüğünüzde sol tarafta kalan adeta balık pazar görünümündeki mekanda tavernalardan birinde akşam yemeğimizi yedik. Çok özel değildi bu nedenle ismini vermeye gerek yok. Ve klasik olarak cacık ve kabak kızartmamızı ilk etap söyleyiverdik. Kime sordumsa bu kızartmanının nasıl böyle çıtır çıtır olduğunu bana kimse anlatmadı. Anlaşılan Yunanistan'da fikri hakkı koruma bilinci oldukça gelişmiş! Tarifler süper gizli... Her neyse, ben durumu en sonunda bir yemek kitabı alarak çözdüm.

Ertesi gün de Meryem Ana Yortusu olması nedeniyle gene bomboş olan Selanik benim nezdimde "Sessiz Selanik" ünavını aldı. Ve nefis pastahaneleri ( zira burada tüm yaşlılar kabul günlerini pastahaneler de yapıyorlar anladığım), İzmir misali güzel ve bakımlı kızlarıyla, nefis gün batımıyla ve tabir-i caiz ise kordon boyuyla Kavala'ya nazaran çok daha beni kendin bağlayan bir şehir oldu.

Tüm engellemelere rağmen elde ettiğim kabak kızartmasın tarifi aşağıda



KABAK KIZARTMA
Malzeme:(5 porsiyon)
1 kg kabak (irilerinden)
1 su bardağı bira
2 su bardağı un
kızartma için yağ
tuz

Kabakları yıkayıp ince ince dilimleyiniz. Kabak dilimlerini
tuzlayarak bir süzgeçte bir saat kadar süzülmeye bırakınız.
Un ve birayı biraz tuzla karıştırarak yoğun bir karışım
hazırlayınız. Bu karışımı yarım saat dinlendiriniz.
Kabak dilimlerini teker teker sosa batırararak çok kızgın yağda kızartınız.
Cacaık ile sunabilirsiniz.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder