Bu hafta sonu karın arkasından birden hava 17 derecelere çıktı.. Sanki "kış bitti bahar geldi" hissine kapılmamak mümkün değil tabii ki. Oysa ki, kış moduna daha yeni girmiştim. Her gün akşam yanıma işten çıkarten laptop'umu alıp kendimce bir sonraki sabaha mahzur kalacakmışım gibi hazırlık yapıyordum.. Kafamda ise evde kaldığımda yapılacak cheesecakeler, battaniye altında içilecek baharatlı çaylar vardı... Ama nafile.. Bizim buralara gayet güzel kar yağmasına karşılık şehir içerisinde "tık" olmaması nedeniyle tıpış tıpış işe gittim. Mahzur kalmanın da bir adabı var ne de olsa :) Bu kış moduna hatta fazlaca girip kendimce evde DVD ler bulundurmaya bile çabalamıştım. Bu vesileylele de iki fim seyrettim. Biri King's Speech, diğeri ise The Kids are All Right. King's Speech'de Colin Firth'e bir kez daha hayran oldum. Murat'a göre gittikçe daha yaşlı aktörleri beğeniyormuşum. Doğrudur.. Gençliğimde de Sean Connery ve Harrison Ford severdim. O zaman da benden oldukça yaşlıydılar. Colin Firth bunlara göre yaşıtım kalır :)
Diğeri ise iki lezbiyenin donörler vasıtasıyla sahip oldukları iki çoçuklarıyla kurmaya çalıştıkları aile çabası.. Kadın kadına anlaşmanın şahsen her zaman daha kolay olduğunu düşünmüşümdür. Bu erkekler dünyasının yarattığı "kadın kadını çekemez" efsanesine hiç inanmadım. Bence sürekli kızlar partisi havasında olması gereken bu ailenin hiç de öyle bir havası yoktu.. Gene ortada daha dominant ve ailenin reisi havalı, eve ekmek getiren bir hanım diğeri ise çoçuklara bakarken mesleğini biraz kenara atmış ve bu yüzden belki de biraz buruk bir başka bir hanım. Bakıyorsunuz problemler hep aynı.. Ezilmek, ezmek, yeterince takdir edilmemek, aldatılmak, aldatmak vs. Eee ben ne anladım bu işten? Hani, nerde kızlar partisi? Galiba ilişki dediğin şey cinsiyet tanımıyor ... kendi içerisinde inatla ying yang'ı barındırması lazım.
Bir diğer favorim ise l'age de raison, geçenlerde kanallardan birinde de verdiler... Sophie Marceau 'nun bu filminde kırkıncı yaş gününde çocukken kendisine yazıdığı mektupları almaya başlayan bir iş kadınının hikayesi.. Bunun üzerine İdil derhal kendine mektuplar yazdı hatta.. Bense geçmişten kalma bir kaç anı defterini karıştırmadan edemedim.. Çünkü çok önemli bir şeyi yani çocukluk hayalerimizi unuttuğumuzu fark ettiniz mi? Oysa ki 11 yaşında ne yapmaktan hoşlanıyorsak gerçekten zevk aldığımız şeyler bunlarmış.. Saf ve henüz çevre etkisiyle dallanıp budaklanmamış, gerçek hali, unutulmamış zevklerimiz ve hayallerimiz... Mikado oynamaktan başka gerçekten neden hoşlandığımı hatırlamıyorum mesela... Ama en azından yakın zamanda mutlaka mikado almaya karar verdim.. Tabii bulursam.
Tüm bu haftanın sonunda İdil le birlikte limonlu bir tart tarifi ararken kendimizi bulduk.. Çünkü, umarım ilerde unutmaz, bugün en sevdiği şeyler hep limonlu... Bu nedenle bu tartı yapmaya çok öncesinden söz vermiştim. Ama şu meşhur Amerikadan getirtiğim kitabımdaki tarifi yapamadım açıkçası.. Çünkü blenderım ayvayı yemiş vaziyette.. Ben de tart hamurunu bildiğim usul yapıp üstünün dolgusunu kafama göre en makul olanından seçtim.. Valla benim için pratiklik en önemlisi... Fena da olmadı galiba..
İşte tarif:
Tart hamuru:
Tart hamuru:
- 10 çorba kaşık elenmiş unu,
- 125 gr küp küp kesilmiş oda sıcaklığında tereyağ, bir yumurta,
- 2 çorba kaşığı pudra şekeri,
- Bir tatlı kaşığı vanilya.
Bunları ilk önce kaşıkla sonra çok kısa süre elle karınız.. Sakın fazla mıncıklamayın. Yağ elde erir ve hamur daha fazla un ister.. Bu nedenle Amerikalılılar bunu robotta karıyorlar.. Hamuru 30 dk buzdolabında üsütüne nemli peçete örterek dinlendirin. Ya da maniküre gidin ;)
Tartı 22 cm lik kelepçeli çember de ( borcam da olur) altına yağlı kağıt sererek merdane ile açık içine yerleştirin. Çatalla hamuru delin ki pişirirken kabarmasın. 15 dk 180 derece fırında ustu folyo ile kapalı 10 dk kadar da folyosuz pişirin ve fırından çıkarın. Bence biraz soğumasında fayda var..
Dolgu:
- 3 limon, önce kabuklarını rendeleyip bir kaba alın (bu iş için çoçukları kullanmak çok iyi oluyor), daha sonra sularını sıkarak başka bir kaba koyun
- Yarım adet taze sıkılmış limon suyu daha...
- 100 gr / 1/2 cup toz şeker
- 60 ml / 4yemek kaşığı krema
- 4 yumurta ( tariflerde 3 adet de sarı ekleniyordu.. ama bana çok yumurtalı geldi)
Tart pişerken rendelediğiniz limon kabuklarını, sıktığınız limon suyunu ve şekeri bir kaba koyarak el mikseri ile tüm malzemeler iyice karışana dek çırpın ardından kremayı da ekleyerek çırpmaya devam edin
Daha sonra bu karışıma teker teker olmak üzere yumurtaları ve ardından yumurta sarılarını ekleyerek çırpın.
Daha sonra bu karışıma teker teker olmak üzere yumurtaları ve ardından yumurta sarılarını ekleyerek çırpın.
Bu karışımı tart hamurunun içine dökün ve 15-20 dakika fırında pişirin (200 derecede).
Fırından çıkardıktan sonra soğumaya bırakın ve pudra şekeri ile servis yapın. Ben hatta buzdolabında tutuyorum.
Hayellerinizi hatırlamanız dileğiyle...